Thursday, June 18, 2009

13 Haziran 2009 Basın Bildirisi

İşkenceyi Önleme Platformu
http://iskenceyionlemeplatformu.blogspot.com/
iskenceyionlemeplatformu@yahoo.com

ASİ Kültür Derneği, Baraka Kültür Merkezi, Homofobiye Karşı İnisiyatif, Kıbrıs Türk Psikologlar Derneği, Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı, KKTC Barolar Birliği, Lefkoşa Mahalli Barosu, Sosyal Riskleri Önleme Vakfı , TIP-İş


Iskenceyı Önleme Platformu daha önce yaptığı basın açıklamasında belirttiği üzere İşkence yasağı, kişinin vucüt bütünlüğü ve vucüt dokunulmazlığı hakkını ihlal eden ve diğer bütün insanlık dışı, zalimane ve onur kırıcı muamale ve cezaları da içine alan, kayıtsız şartsız uyulması gereken bir yasaktır. Mahkemeler tarafından yorumlanıp zaman içierisinde kapsamı genişleyen işkence yasağı AİHM’in 9 Haziran günü Türkiye aleyhine verdiği kararda aile içi şiddeti de kapsar duruma gelmiştir.

İşkenceyi Önleme Platformu, halk veya mahkeme nazarında suçlu olsun ya da olmasın hiç kimsenin işkenceye maruz kalmaması gerektiğini savunmakta ve hukuka ve insan haklarına saygılı bir yargılama sürecini, her insanın hak ettiğine inanmaktadır. Bu bağlamda, İşkenceyi Önleme Platformu olarak mağdurlardan kurumlarımıza gelen şikayetler sonucunda, 2007 yılında Mağusa Polis Karakolunda meydana gelmiş ve mağdura kalıcı hasar vermiş olduğundan makul şüphe duyduğumuz bir vakayı bugün Polis Genel Müdürlüğüne ve KKTC Hukuk Dairesine araştırılması 14 Haziran günü başvuruyoruz.

Yücel Erol cinayetinden zanlı Hasan Nur ve Mustafa Çavga’nın poliste tutuldukları süre içerisinde işkenceye maruz kaldıkları yönünde şikayet bilgimize gelmiştir. İşkence iddialarını araştırmak maksadıyla Girne Polis Müdürlüğü’ne ve ilgili karakollara gidilerek görüşülüp, zanlılarla görüşme talep edilmesine rağmen yetkililer tarafından izin verilmedi. Sadece bir zanlı avukatıyla görüştürülmek maksadıyla hücresinden çıkartılırken çok kısa bir süre içinde görülebildi. İlk bakışta, zanlının burnunda ve bileklerinde bir takım izler tespit edildi. Bu tip izler işkenceyi işaret etmesinin yanı sıra yetkililere bu hususla ilgili açıklama yapma yükümlülüğü getirmektedir. Polis yetkilileri, sağlıklı bir şekilde tutuklanan bir kişinin sağlığında meydana gelecek herhangi bir değişiklikten sorumlu olup kişinin bedeninde meydana gelen her türlü darp izini açıklamalıdır. Bununla birlikte, bu tip izlerin olması, işkencenin var olduğu yönünde makul bir şüpheyi ortaya koymaktadır. İşkence suçunun işlendiğine dair makul şüphenin olduğu durumlarda, yetkili makamlar, tarafsız ve zamanında soruşturma yürütülmesi sağlamalıdır. Darp izlerinin yanı sıra zanlı yakınlarının, zanlıların uyumalarına izin verilmediği yönünde de iddiaları mevcuttur Edinilen bilgilere göre, zanlılar hafta içerinde Girne Akçiçek Hastanesi’nde acil serviste muayene edilmiş ve darp izine rastlanmamıştır. Ancak, bu tür olaylarda esas yapılması gerekeb polis “gözleminden” uzak tam teşekküllü bir muayenedir.Tarafımızca zanlı yakınları ve zanlı avukatı ile süren temaslarımızda psikolojik ve fiziksel işkencenin var olduğu ve halen devam ettiği yönünde artmış kaygılar ve ciddi şüpheler tespit edilmiştir. Bununla beraber, 12 Haziran günü Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesinde yapılan muayenede zanlı Hasan Nur’un kollarında morluklar, ayaklarında kızarıklıklar olduğu doktor tarafından tespit edilmiştir.
İşkence gerek uluslararası hukukta gerekse ulusal hukukta hiçbir istisnaya yer verilmeden yasaklanmıştır. Söz konusu bulgular bu yasağın ihlal edilmesi riskini taşımaktadır. Ayrıca, zanlılar halen tutukludurlar ve iddiaların gerçek olması durumunda, yapılan işkencenin devam etme riski de bulunmaktadır. Bu nedenle iddiaların, yetkili kurumlar tarafından derhal araştırılması gerekmektedir.
Konu ile ilgili tarafımızca tespit edilen bir diğer önemli husus ise zanlıların avukatlarıyla ve aileleri ile görüşmesine getirilen sınırlamalardır. İnsan haklarının ihlal edilmesi riskinin en yüksek düzeyde var olduğu sorgulama safhasında, avukatın mevcudiyeti çok büyük bir önem taşımaktadır. Kaldı ki, avukatı olmaksızın bir kişinin sorgulamaya alınmasının hiç bir meşru nedeni yoktur. Belirtmek gerekir ki hukukumuzda bu hakkı engelleyen hiçbir hüküm bulunmamakta, tam aksine; Anayasamız ve genel hukuk prensipleri gereği herkesin, sorgulama-yargılama sürecinin her aşamasında avukat talep etme hakkı bulunmaktadır. Sadece bir tedbir olarak uygulanan “tutuklama”nın amacını aşan ve tutuklu haklarını ihlal edilen bu durum kabul edilemez. Yine aynı şekilde, zanlıların aileleriyle de görüşmeleri engellenmiştir.
İşkenceyi Önleme Platformu olarak polis görevlilerinin ve diğer tüm devlet yetkililerinin, hukukun üstünlüğü çerçevesinde, keyfiyetten uzak, insan haklarını esas alarak hareket etmelerini talep eder tarafımıza iletilen işkence ilgili tüm şikayetlerin takipçisi olacağımızın altını çizeriz.

İşkenceyi Önleme Platformu (a)
Ceren Göynüklü Moral

No comments:

Post a Comment